AİMSAD Dergisi - Sayı 38 (Eylül-Ekim)

daha hızlı ilerleme kaydeden firma- larımızı da görüyor ve çok mem- nun oluyorum. Barış Ünver: Ülkemizdeki işlet- melerin yüzde 95’ini aile şirketle- ri oluşturmaktadır. Bu firmaların ikinci nesle ulaşma oranı ortalama yüzde 30 ve üçüncü nesle ulaşma oranı ise yüzde 12 civarıdır. Aile şirketi olarak hedefimiz sahip ol- duğumuz üretim kültürünü, bilgiyi ve marka değerini gelecek nesillere aktarabilmektir. Tecrübe bir dağa tırmanmak gibidir, çıktıkça yorgun- luğunuz artar, nefesiniz daralır an- cak görüş açınız artar. Kardeşim ve ben ikinci nesil olarak dağın etekle- rindeyiz. Babamızın tecrübesinden ve görüş alanından faydalandığımız için beraber çalışmayı ayrıcalık ola- rak görüyorum. “Her birey doktor veya hukukçu olamadığı gibi üretici de olamamalı” n Kurumsallaşmanın bu kadar konuşulduğu bir yerde aile şirke- ti olmak, buna hep tezat gibi an- latıldı. Oysa Avrupa’da kurum- sallaşmış aile şirketleri var. Sizce bu denge nerede yakalanabilir? Faruk Ünver: Avrupa’da sektör firmaları genelde uzun yıllar önce kurulmuş, epey yol kat edebilmiş firmalardır. Dolayısı ile firmaların çoğunluğu kurumsallaşma işini sis- teme oturtabilmişlerdir. Bizim en büyük dezavantajımız kurumsalla- şırken işi öğrettiğimiz elemanların firmalara rakip olarak yeni oluşum- lara kapı açmalarıdır. Bu sadece bizim sektörümüz için değil genel bir oluşumdur. Sebebine gelince; Türkiye de yeni firma kurmak Av- rupa’ya göre çok kolay. Bu durum maalesef hem firmaların hem de finansal ve üretim güçlerinin büyü- mesi önünde engeller oluşturmak- tadır. Bu şartlar da aile firmalarının önemini öne çıkartıyor. Şöyle ki; önemli kilit rollerde aile içinden ye- terli eğitim almış kişilerin olması el- zemdir. Avrupa ile dengenin yaka- lanabilmesi için firmaların yanında devletin her isteyenin, her istediği işi yapmasını teşvik etmek yerine, finansal yeterlilik, faaliyet alanında yeterlilik gibi birikimleri olmayan işletmelerin kurulumuna ya çok kolay izin vermemesi ya da düzenli kontrol etmesi gerekmektedir. Barış Ünver: Ülkemizde aile şir- ketlerinde ortaklık kültürü maale- sef uzun süreli olmuyor. Avrupalı firmaların bu yola erken çıkmaları nedeniyle markalaşma ve kurum- sallaşmada çok büyük avantajları var. Avrupalı firmalar ortak çalışma kültürüyle birleşerek büyürken, ülkemizde şirketler bölünerek kü- çülmektedir. Bu durum rekabeti arttırdığı gibi kaliteyi de azaltmak- tadır. Bu nedenle birçok firma kurumsallaşamadan faaliyetlerine devam edebilmektedir. Örneğin; sektörümüzde KOSGEB destekle- riyle birçok çalışan, çalıştığı yerden ayrılarak yeni bir iş kurmaktadır. Ancak bu işletmelerin çoğu kısa ömürlü olduğu gibi piyasada işle- rini hakkıyla yapan firmalar için de tehdit oluşturmaktadır. Nedeniyse; bu firmaların iş yapmadan, yapılabi- lirlik araştırmalarını iyi etüd etme- mesinden kaynaklanmaktadır. Her birey doktor veya hukukçu olama- dığı gibi üretici de olamamalıdır. Devlet bu firmaların öz sermayesi- ni, eğitimini, bilgisini kısaca yeter- liliğini kontrol etmeli, bazı şartlar sunmalıdır. n Her aile şirketi kurumsallaş- malı mıdır? Faruk Ünver: Elbette kurum- sallaşmalıdır. Kurumsallaşamayan firmaların başarıları genelde belli şahısların özverili çalışmaları ve işi çok iyi bilmelerine dayalı olarak bir süre devam edebilmektedir. Bu tür firmalarda bu kişiler sahadan çekildiğinde tüm bilgi ve tecrübe kendisi ile yok olabilmektedir. Ben, kurumsallaşamadığı, genç nesli olduğu halde bayrak değişimini sağlayamadığı için kapanan birçok firmaya şahit oldum. Bu durum- ları beni çok derinden üzmüştür. Hayat düsturum olarak; başarılı in- sanlardan ders çıkartmanın yanında yanlış yapabilen insanlardan da ders çıkarabilmeyi kendime yol edindi- ğim için bu konularda hep dikkatli davranmaya özen gösterdim ve hala göstermekteyim. Barış Ünver: Uzun vadeli başarı için kurumsallaşmalıdır. Örneğin; ülkemizde kurumsallaşma denilince patronların işi tamamen profesyo- nellere bırakmaları ve işten çekilme- leri gibi bir düşünce vardır. Fakat kurumsallaşma ailedeki bireylerin kilit noktalarda işlerinin başınday- AĞAÇ İŞLEME MAKİNE SANAYİCİLERİ DERNEĞİ AİM SAD DERGİSİ Eylül - Ekim 2021 133 Tecrübe bir dağa tır- manmak gibidir, çıktıkça yor- gunluğunuz artar, nefesiniz daralır ancak görüş açınız artar. Kardeşim ve ben ikinci nesil olarak dağın eteklerin- deyiz. Babamızın tecrübe- sinden ve görüş alanından faydalandığımız için beraber çalışmayı ayrıcalık olarak gö- rüyorum. “ “

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIwNDM4Nw==