AİMSAD Dergisi - Sayı 42 (Mayıs-Haziran)

Makale 52 AİM SAD DERGİSİ Mayıs - Haziran 2022 Pandemi ile başlayan tedarik sorunları Murat Altun - Satınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri Derneği (TÜSAYDER) YönetimKurulu Başkanı Her ne kadar pandeminin dünya gene- linde etkisi azalmış olsa da dağılan tedarik zincirinin toparlanabilmesi henüz sağlana- bilmiş değil. Geriye dönüp baktığımızda satın alma yöneticilerinin birçok sorunla baş etmeye çalıştığını net bir şekilde gö- rebiliriz. Bir taraftan Covid-19 nedeniyle eksik ça- lışan ve üretim kapasitesi düşen tedarik- çilerle süreci yönetmeye çalışırken, diğer taraftan globalde yaşanan lojistik krizle- rinin etkilerini en yüksek seviyede hisset- tik. Aynı zamanda yabancı para birimleri karşısında değer kaybeden Türk Lirası ile girdi maliyetlerini en doğru seviyelerde tutmak için yoğun bir mücadele verdik. Artan döviz kurları nedeniyle iç piyasa- daki tedarik kaynaklarının ihracata yönel- mesiyle ürün bulabilmenin çok daha zor hale geldiği bir dönemden geçtik. Dünya genelinde yaşanan enerji kısıtları, akaryakıt fiyatlarının yükselişi ve enerji maliyet artış- ları yine baş etmemiz gereken önemli so- runlar arasında yerini aldı. Çin’de yaşanan enerji kısıtları ise global ölçekte tedarik kaynaklarının yer değiştirmesine yol açtı. Tümbu sorunları düşündüğümüzde satın alma yöneticileri olarak dünya genelinde zorlu bir süreci yönetiyoruz. Bu sürecin sonunda ticaret anlayışımızın, aktörlerin ve yeni dünya düzenin kurulacağını söy- lememiz yanlış olmaz. Zira bir taraftan da ülkelerin kendi üretimlerini ihraç etmek yerine iç piyasada değerlendirdiğini göre- biliyoruz. Tüm bunlar tedarik zincirinin dağılması- na, arz ve talep dengesinin bozulmasına neden olan önemli etkenlerin başında geliyor. Bu nedenle ürün maliyetinden zi- yade, ürün bulabilmenin çok daha önemli bir öncelik olduğunu söylersek hata etmiş olmayız. Üretimin durma maliyetindense, yüksek maliyetli ürün almak, hatta ihti- yacından çok daha fazla ürün toplamak cazip hale geldi. Bunu tabi ki önermiyo- rum ancak ekonominin doğası gereği bir ürünün fiyatı artacaksa onu fazla miktarda almak oldukça doğal. Ancak herkesin ih- tiyacından fazla ürünü tedarik etmesinin de piyasaya farklı sıkıntılar getirdiğini de unutmama gerek. Uzun dönemli bağlantılar ve sözleşme- lerin olduğu dönemler artık geride kaldı. Dinamik bütçe ile hızlı aksiyon alınması gereken bir zamandayız. Tedarik zinciri- nin dağılan halkaları yerli yerine oturma- dan uzun dönemli sabit bütçelerle ilerle- mek gerçekçi olmayacaktır. Sanayinin çarklarının dönmesi satın alma yöneticilerine bağlı Tüm bunları göz önünde bulundurduğu- muzda satın alma yöneticilerinin öncelikli yapması gereken işlerin başında tedarik kaynaklarını yerlileştirmek ve ithalat ora- nını azaltmak olmalıdır. Yerli tedrikin sonucunda döviz baskısının azalması ma- liyet avantajı sağlayacağı gibi aynı zaman da tedarik edebilme riskini de minimize edecektir. Yurt içinden tedarik edemediği- miz ürünlerin olduğu durumlarda, üretim kabiliyeti yüksek tedarikçileri geliştirerek, birlikte Ar-Ge süreçlerini yürüterek, yurt içinden tedarik sürecini oluşturmalıyız. Önümüzdeki süreçte işletmelerin en önemli işleri arasında dijitalleşme olaca- ğını uzun zamandır hep birlikte konuşu- yoruz. Avrupa’da satın alma departman- larında çalışan kişi sayısının her geçen gün azaldığını görüyoruz. Dijitalleşmenin yoğun olduğu işletmelerde satın almanın operasyonel süreçlerini sistemlerin yap- tığını düşünürsek, satın alma yöneticile- rinin zaten ağırlıklı olarak işlerini strateji ve yerlileştirme çalışmaları oluşturacağını söyleyebiliriz. Yerlileştirme hem işletme- mize hem de ülkemizin sanayisine katma diğer sağlayan önemli bir görevdir. Bugün birçok emtianın ülkemizde ne yazık ki it- hal edildiğini ve dövizdeki artışla birlikte de enflasyonun yükseldiğini hep birlikte görüyoruz. Öncelikle kendi işletmemizin enflasyonunu düşürecek çalışmalar yürüt- meliyiz. İllaki ithalat yapmamız gerekiyor ise yakın coğrafyalardan alternatif tedarik kaynaklarını oluşturmalıyız. Tedarik zincirindeki sorunlar devam ettiği için birçok ülke üretimlerini ön- celikle kendi içinde kullanmak isteyece- ğinden ithalat yapılan ülkedeki üretim ve tüketim miktarları yakından takip edilmelidir. Olası bir ithalat yasağında alternatif ülkelerden tedarik kaynakları planlarımızda hazır olmalıdır. Girdi maliyetlerindeki değişkenlikler ve yeni tedarik maliyetleri sürekli olarak takip edilmelidir. Artık esnek tedarik kaynakları ve dinamik bütçe yapısı haya- tımızın bir parçası. En azından bir süre daha dinamik ve esnek kelimeleri ajan- damızın ilk sıralarında yerini koruyacak. Bir süre daha satın alma yöneticilerine çok büyük işler düşecek. İşletmelerinin sürekliliği, sanayinin çarklarının dönme- si, tedarik kaynaklarının yerlileşmesi sa- tın alma yöneticilerinin başarısına bağlı olacak.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIwNDM4Nw==