AİMSAD Dergisi - Sayı 41 (Mart-Nisan)

AĞAÇ İŞLEME MAKİNE SANAYİCİLERİ DERNEĞİ AİM SAD DERGİSİ Mart - Nisan 2022 47 sunda ise Konfüçyüs kadını erkeğe hizmet eden, ikinci planda kalması gereken ve hatta güvenilmez olarak tanımlamıştır. Konfüçyüs’e göre; ka- dın erdemli olmayanlar sınıfında yer almaktaydı. Kontrol edilmesi, özgür bırakılmaması gerekmekteydi. Bu düşünce sisteminde kadın önce ba- basına, sonra eşine ve en sonda eğer bir oğul sahibi olmuş ise oğluna ba- ğımlı olarak yaşamaktaydı. Bu sebep- le çok uzun yıllardır ve hatta bugün bile Çin, cinsiyet eşitsizliğinin en çok hissedildiği coğrafyadır. Batının kadına değer veren tutumu yanı sıra doğunun kadını hor gören düşünce yapısı asırlar geçmesine rağ- men halen etkinliğini korumaktadır. Üzerinden bu kadar zaman geçmesi- ne ve hayatlarımızın bu kadar değiş- mesine rağmen sanki bu algı genetik olarak yüzyıllar boyunca aktarılarak devam etmiş durumda. Toplumlar arasındaki bu farklı dü- şünce ve davranış biçimleri Hofstede Kültür Kuramı ile açıklanmaktadır. Hofstede Kültürü; bir grubun üye- lerini veya bir kategoriye ait insan- ları diğerlerinden ayıran ve tarihsel olarak yaşanan etkileşimler ve ortak yaşantılar sonucu gelişen kolektif bir zihinsel olarak açıklamaktadır. Hofs- tede farklı kültürdeki davranışları belirlemek adına 76 ülkedeki IBM çalışanlarından veri toplamış ve bu çalışmanın sonucu olarak altı boyut önermiştir. n Güç Mesafesi: Daha düşük güç- teki kişilerin topluluktaki gücün eşit olmayan bir şekilde dağıldığını kabul etmeleri ölçüsüdür. Güç mesafesi en- deksi yüksek olan ülkelerde belirgin bir hiyerarşi söz konusudur. Düşük olanlarda ise insanların otoriteyi sor- guladıkları ve gücün eşit dağılımını istedikleri görülür. n Bireysellik-Ortaklaşacılık: Grup- larda entegre olma derecesini yansı- tır. Bireysel toplumlarda insanların aile ve arkadaşlarıyla olan bağları daha zayıftır. Ortaklaşa toplumda ise grup içi yardımlaşmanın ve sadakatin daha yüksek olduğu görülür. n Erillik-Dişilik: Bu boyutta erkek- lik; toplumun başarı, kahramanlık ve maddi ödülleri tercih etmesini temsil ederken, kadınlık; iş birliğinin, alçak- gönüllülüğün ve yaşam kalitesinin tercih edilmesini yansıtır. n Belirsizlikten Kaçınma: Toplu- luğun belirsiz olaylara karşı verdik- leri tepkinin ölçüsüdür. Bu endeksi yüksek olan ülkeler sıkı davranış ku- ralları uygularlar. Kurallar ve yasalar mutlak doğruyu yansıtmak amaçlı yazılır. Belirsizlikten kaçınma en- deksi düşük olan ülkeler ise farklı fikirlere daha yatkındırlar ve hayatla- rında daha az düzen olmasını kabul ederler. n Uzun Vadeye Dönüklük-Kısa Vadeye Dönüklük: Geçmişin şim- diki ve gelecekteki eylemlerle bağ- lantısıdır. Bu endeksi düşük olan topluluklar kısa vadeye dönüktürler. Bu topluluklarda gelenekler korunur ve kararlılık değerlidir. Uzun vadeye dönük topluluklar ise adaptasyonu ve pragmatik problem çözümünü gerekli görürler. Bu tip ülkeler genel- likle refah düzeyine ulaşmaya devam eder. n Heves: Bu boyut toplumsal norm- ların insanların arzularını yerine ge- tirmede vatandaşlara verdiği özgür- lük derecesidir. Bu endeksi yüksek olan topluluklar insanlara hayattan zevk almak ve eğlenmekle ilgili temel ve doğal insan arzuları tatmin etme olanağı sağlar. Hofstede Kültür Kuramına göre; Türkiye güç mesafesi yüksek bir kül- tür. Bağımlı, hiyerarşik, üsttekilere erişimin olmadığı ve ideal patronun baba figüründe olduğu bir yapı. BU yapı “Turkish Style” olarak adlandı- rılıyor. Gücün merkezde toplandığı, çalışanların patronlarına ve kurallara bel bağladığı, çalışanlara ne yapmaları gerektiğinin söylendiği, kontrol altın- da tutulan çalışanların bulunduğu ve yöneticilerin ekipleriyle resmi olduğu bir organizasyon olarak tanıtılıyor. Amerika ve Avrupa ülkelerinde birey- selcilik yüksek iken, Asya ülkelerinde düşük çıkıyor. Türkiye 37 puan ile ko- lektivist bir toplum olarak görülüyor. Aile, cemaat, taraftar kitlesinin çok görüldüğü, torpilin sıkça kullanıldığı toplumlar olarak tanımlanıyor. Türki- ye ilginç bir şekilde dişilik tarafında yer almaktadır. Cinsiyete dayalı rollerin kültürlerde yansımalarını ifade eder. Bazı kültürler eril özellik gösterirken bazıları dişil özellikler göstermekte- dir. Hofstede, eril kültürler; cinsiye- te dayalı rollerin birbirinden açık bir şekilde ayrıldığını, erkeklerin kendine güvenen, sert ve maddi yönelimli ol- duğunu; kadınların ise alçakgönüllü, hassas ve yaşam kalitesine önem veren kültürler olduğunu belirtmiştir. Dişil kültürlerde; cinsiyete dayalı roller bir- biriyle kesişir. Hem erkekler hem de kadınlar alçakgönüllüdür, hassastır ve yaşam kalitesine önem verir. Hofstede bu çalışmayı IBM çalışanları ile yapmış olmasından kaynaklı yanıl- dığı fikri hakimdir. Japonya ve Avus- turya erillikte yüksekken, İspanya vs. düşük çıkıyor. Belirsizlikten kaçınan kültürlerin bireyleri saldırgan, heye- canlı ve hoşgörüsüz oluyor. Örneğin; Yunanistan ve Portekiz. Belirsizliği benimseyen kültürlerin bireyleri ken- dinden farklı olan bireylere karşı hoş- görülü olarak tanımlanıyor. Örneğin; Güneydoğu Asya ve Hindistan. Uzun dönem zaman yönelimli kültürler; za- mana ve duruma göre değişebilir. Ge- lenekler geçerli koşullara göre adapte edilebilir, değiştirilebilir. Çok çalışma- ya, tasarrufa ve yatırıma eğilimli ve

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIwNDM4Nw==