AİMSAD Dergisi - Sayı 41 (Mart-Nisan)

AĞAÇ İŞLEME MAKİNE SANAYİCİLERİ DERNEĞİ AİM SAD DERGİSİ Mart - Nisan 2022 115 ruz hemde ürün yurt dışından geliyor it- halatta sorun oldu, tedarikte sorun oldu gibi problemler yaşamayız. Ülkemizin yazılım ve otomasyona yoğunlaşıp var olanı daha da geliştirmesi gerek. Bunlar geliştikçe bizler daha iyi makine yaparız. Bu anlamda çalışma yapılmadığı taktirde ithalatçı konumumuzu aslında korumuş oluyoruz. Ama diğer türlü burada üre- tildiği zaman hem erişim çok daha kolay oluyor hem de fiyat politikalarında çok daha esneklik sağlanabiliyor. “Bursa ağaç işleme makinelerinde çok önemli yerlere geldi” n Sizce bu dönemde ağaç işleme ma- kine sektörü iç pazara mı yoksa ih- racata mı daha çok yönelmeli? Yoksa ikisinin belli bir oranda dengede tu- tulması mı gerekiyor? Siz süreci nasıl yönetiyorsunuz? Bizim için her ikisi de çok önemli. Ön- ceki soruların cevabında da bahsettiğim üzere iç pazarda yaşanan fiyat artışları süreci biraz zorlaştırıyor. Tam bir fiyatı belirliyorsunuz, müşteri de o fiyata alı- şıyor ancak ikinci kez geldiğinde fiyat değişmiş oluyor. Haliyle müşterilerden “Ne zaman zam geldi?” gibi tepkiler alabiliyoruz. Yine de iç pazarda ticaret yapmayı önemsiyoruz. Hem yerli üreti- ci için hem de yerli kullanıcı için avantaj olarak görüyorum yerli makineyi. Çün- kü erişimi kolay, servisi hızlı. Kullanıcı ithal bir makine aldığı zaman servis hizmeti, yedek parçası, her şeyi çok daha maliyetli oluyor. Bizim ithal ma- kinelere göre fiyatlarımız yüzde 50’ye yakın daha aşağıda. Yerli imalatçı bir mobilyacı için bizim fiyatlarımız daha da uygun. Ancak tüm bunların yanı sıra ihracat olmazsa olmazımız. Diğer firmalarda olduğu gibi bizde de ihracat bir tık daha önde diyebilirim. Türk ağaç işleme makinelerinin kalitesini artık tüm dünya biliyor. Bilhassa Bursa, ağaç işle- me makinelerinde çok önemli yerlere geldi. Güzel firmalarımız var Bursa’da. Bunu daha da ileriye götürmek için biz de çaba sarf ediyoruz. Daha iyisini, daha kalitelisini nasıl yaparız? diye düşünüyo- ruz. Bu bağlamda yeni modeller üze- rindeki çalışmalarımız devam ediyor. Bu arada tabii bunu yaparken de eli- mizdeki sistemde kalmayıp bunun daha iyisini yapmak için Ar-Ge çalışmalarımız da devam ediyor. n AHC Makine olarak hangi pazar- lara daha çok ihracat yapmayı tercih ediyorsunuz ya da iş birlikleriniz hangi bölgeler de yoğunlaşmış durum? Biz şu an da Avrupa ülkelerinde, Balkan ülkelerinde, Rusya, Ukrayna, Azerbay- can ve Türkmenistan’da varız. Az mik- tarda da Orta Doğu’ya ihracatımız var. Bunun yanında yeni yeni bayi ağımızı yurt dışında geliştirmeye çalışıyoruz. Ama bizim esas hedefimiz Avrupa ve Balkan ülkelerinde işimizi yürütebil- mek. Avrupa’daki birçok köklü firma- nın ürettiği makineler gibi kaliteli ma- kineler yapıyoruz, bu da yeni taleplerin doğmasına vesile oluyor. “Makine yatırımlarında daha fazla desteğe ihtiyaç var” n Sektör olarak devletten beklentile- riniz neler? Devletin bizim gibi imalatçılara makine alımlarında biraz daha yardımcı olmala- rını bekliyoruz. Çünkü söz konusu bu makineleri üretmek için bizim de baş- ka makinelere ihtiyacımız var. Dolayı- sıyla bizlere biraz daha destek olmaları gerekir diye düşünüyorum. Örneğin, KOSGEB veya devlete gidiyorsunuz diyorsunuz ki; “Ben şu makineyi almak istiyorum” “Sen git yap yatırımını. Maki- neni al, ondan sonra biz sana destek ola- lım” diyorlar. Ancak birçok firma bunu karşılayamıyor ve dolayısıyla üretim yapa- cak yeni makineyi satın alamıyor. “Teknik adamolmak başka bir kültür” n Son olarak biraz da bu kalifiye eleman sorunundan bahsetmek is- tiyorum. Sektörde ciddi bir kalifi- ye eleman problemi var. Siz firma olarak kalifiye eleman problemi ya- şıyor musunuz? kalifiye eleman so- runu için düşünceleriniz nelerdir? Bizim de en büyük sıkıntımız kalifiye eleman. Alttan eleman gelmiyor. Bu- rada meslek okullarının yetersiz olması gibi bir sorun var elbette ama bu okul- lardan mezun olan çocuklar, okuduğu meslekle alakası olmayan başka sek- törlere yöneliyor. Burada anne baba- ların çok önemi var bence. Ebeveynler çocuklarını doğru yönlendirmeliler. Biz de sürekli stajyer alıyoruz yetiştirip bünyemize katmaya çalışıyoruz fakat çocuklar tam işi öğreniyorlar sonrasın- da işi bırakıyorlar. Ben de ailesini ara- yıp neden işi bıraktığını sorduğumda “canı sıkılmış” gibi cevaplar alıyorum. Bence burada en büyük faktör aileler- den kaynaklanıyor. Çocukları çok rahat bırakıyorlar, onlar da daha rahat işlere yöneliyorlar. Ben 1983’te çıraklıkla baş- ladım bu işe. Eskiden böyle değildi. Li- seyi bitiren çocuklara iş öğretiyorsunuz bir şeyler öğretmeye çalışıyorsunuz tam verim almaya başladığınızda çocuklar gidiyor. Bununla beraber devletin, bu meslek liselerini biraz daha çoğaltması, çocukların kabiliyetlerini, neye yatkın olduklarını daha iyi belirlemeleri lazım. Mesela sektörde bir kaynakçı sıkıntısı var. Kaynakçı ustası yetişmiyor en basitinden. Bütün imalatçı arkadaşlarımızla konuş- tuğunuz zaman herkeste aynı sıkıntılar var. Bu sektörün genel olarak sıkça karşı karşıya kaldığı bir sorun. Bazı firmalar kendi içinde başka çözümler üretmeye çalışıyor, okullar kendi içlerinde bir şey- ler üretmeye çalışıyor. Umarım yakın zamanda biraz daha işi bilen, makineden anlayan bu sektörden büyüyebileceğine inan arkadaşlar çoğalır. Çünkü gerçekten makineden anlayan, teknik adam olma kısmı başka bir matematik, başka bir kül- tür. Herkesin altından kalkabileceği bir şey değil.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIwNDM4Nw==