AİMSAD Dergisi - Sayı 38 (Eylül-Ekim)

Makale 82 AİM SAD DERGİSİ Eylül - Ekim 2021 Kadimağaç yeniden düşünüldü – 1 Dr. Serkan Necipoğlu - (Mak. Müh.) As Metal Makine Teknik Müdürü Dünyada masif ahşabın kullanımıyla il- gili önemli gelişmeler var. Ülkemizde gerçek ahşap yani ağaç pahalı olduğu ve bulunduğumuz coğrafyadan dolayı böyle bir kaynağımız olmadığı için bizde daha çok suni diyebileceğimiz sunta, MDF gibi ürünlerden mobilya yapılıyor. Pek çok batı ülkesinde ise gerçek ağaç daha fazla kullanılıyor. Bir de ahşabın yapısal olarak kullanımı var, o çok revaçta. Ön- celikle çok çevreci; emisyon miktarı çok az, işlemleri yaparken ortaya çıkan atık çevreci, yapılarda kullandığınızda ise in- şaatlar aynı şekilde çevreci oluyor. Ayrıca daha az yalıtım malzemesi gerektiriyor ve esnek bir yapı olduğu için depreme da- yanıklı. İngiltere’nin başkenti Londra’da 2017 yılında meydana gelen yangın fe- laketi, bir anlamda süreçleri hızlandırdı. Avrupa’da yapısal anlamda ahşap kiriş ve kolonlarla inşa edilen yapılara verilen izin üç kattan sekiz kata çıkınca yapısal ahşaba talep arttı. Avustralya Brisbane’de 46,8 metrelik yapı tamamen yenilenebilir yapı malzemelerinden yapıldı. Avusturya Vi- yana’da 80 metrenin üzerinde olan çelik ve ahşap karışımı melez (hybrid) bir yapı bulunmakta. Norveç’te ise biraz daha yüksek olan ve tamamen ahşap bir yapı var. Ayrıca Japonya Tokyo’da 350 metre, Almanya Hamburg’ta 74 metre, Hollan- da Amsterdam’da 73 metrelik binaların ahşap kullanılarak yapılması planlanıyor. Bunlar dünyada geleceğin yapıları olarak adlandırılıyor. Bir yıldan biraz daha uzun bir sürede, Norveç’in Brumunddal kentindeki Mjo- sa Kulesi (aşağıda), dünyanın en yüksek ahşap gökdeleni olan 85,35 metrelik re- kor bir yüksekliğe ulaştı. Prefabrik destek çerçevesi 22 metre uzunluğunda ahşap karkaslardan monte edilen Mjosa Kule- sini 11 metre yüksekliğindeki bir pergo- la taçlandırıyor. Yapı en son teknolojiyle hazırlanmış bilgisayar modelinden sadece 19 milimetre hata ile üretildi. Üreticiler çelik ve beton kullanarak bu seviyede bir hassasiyetin elde edilemeyeceğini söylü- yorlar. Mjosa Kulesi rüzgar ve hava şartla- rından korunan uzun boylu Mjostärnet’e adını veren gölün üzerinde bulunuyor. Cephesinin ladin panellerle kaplı oldu- ğu yapının iskeleti de ahşaptan yapıldı. Bu özelliklerinden dolayı Mjosa Kulesi, yeni bir mühendislik türü için bir dönüm noktası haline geldi. Geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik açılarından mimari ola- rak büyük önem taşıyor. Çelik ve beton tarih öncesi çağlardan beri denenmiş ve test edilmiş doğal malze- menin yerini alarak son yüzyıl içerisinde şehirlerin hava sahasını fethetti. Öte yan- dan ahşap, önyargılarla mücadele etmek zorunda kaldı. Genellikle haksız bir şekil- de ahşabın kalıcı olmadığı düşünülüyor- du ve inşaatçılar çoğunlukla abartılı bir şekilde yangın karşısında olabileceklerden korkuyorlardı. Fakat bu yaklaşım artık değişti. Mimarlar şimdi bu malzemede neler olduğunu araştırıyorlar. Doğal bir ürün olan ahşabın havalanması için kritik yenilikler gerekiyordu. Araştır- macılar ve teknisyenler yangından korun- mayı bu şekilde geliştirdiler ve ağaçlardan elde edilen malzemeden, betonla rekabet edebilecek yeni malzemeler yarattılar. Bugün mimarlar ahşapla 85, hatta 100 metre yüksekliğinde, evlerin yükselmesi- ne olanak sağlıyorlar. Şikago’daki River Beech Kulesi (228 metre) veya Lond- ra’daki Oakwood Kulesi (300 metre) gibi tasarımlar üzerinde çalışıyorlar. Hatta Tokyo’da 350 metre yükseklikteki W350 projesinin Empire State binasının yüksek- liğine yakın olduğu söyleniyor. Ahşabı bu kadar popüler yapan şey ham- maddenin yeniden büyümesi. Ahşap binalar, beton ve çelikten yapılmış evler- den daha iyi bir ekolojik dengeye sahip. Ahşap, dünyada kısıtlı hale gelen kuma ihtiyaç duymaz. Bunun yanı sıra dünya çapındaki karbon emisyonlarının yüzde sekizinden sorumlu olan çimentoyu da içermez. Bilakis karbon depolar. Genel olarak inşaat sektörünün karbon salını- mının yaklaşık yüzde 40’ından sorumlu olduğu da konuşuluyor. Bilim insanları şimdi karbon ayak izimizi önemli ölçüde iyileştirme seçeneğimiz olup olmadığını, doğal ürünlere olan mecburiyeti ve bu- nun ormanlarımızı sömürmeden yapılıp yapılamayacağını araştırıyor. Hayata geçirilmekte olan yapılar arasında Mjose Kulesi, Pforzheim’da inşa edilen Wildspitze (74 metre) deniz feneri proje- leri, ofis binaları, okullar ve evler için yolu gösteren örnekler olarak kabul edilebilir. Viyana’daki HoHo binası da bunların arasında. 24 kat ve 84 metre yüksekliğe sahip HoHo Wien, Norveçli rekor sahibinin

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIwNDM4Nw==