AİMSAD Dergisi - Sayı 38 (Eylül-Ekim)

AĞAÇ İŞLEME MAKİNE SANAYİCİLERİ DERNEĞİ AİM SAD DERGİSİ Eylül - Ekim 2021 63 lanıldığını gözlemlemekteyim. Aşıla- mayan tek şeyin kişinin inancı olduğu görüşündeyim. Bir erkek çalışanla aynı eşitlikte olduğuna ilk önce kadın inanmalıdır. Halen yapılan bazı araş- tırmalar ve kendi çalışma hayatımda ki gözlerimden görmekteyim ki, ka- dınlar aynı iş için erkeklerden daha düşük ücret talebinde bulunuyorlar veya yan hak isteklerinde erkeler ka- dar ısrarcı ve kararlı davranamıyorlar. Üst düzey pozisyonlara gelemeye- ceklerini düşünmeleri sebebiyle bu konuda savaşmıyorlar. Bunun sebebi ise bilinç altına işlemiş olan, geçmiş- ten günümüze kadar gelmiş ayrımcı- lık dogmalarıdır. Büyürken defalarca duyduğumuz cinsiyet ayrımcılığını ortaya koyan deyimlerdir. Cam Tavan Sendromunu anlatan en iyi örneklerden biri bilim insanlarının pireler üzerinde yaptıkları deneydir. Pirelerin farklı yükseklikte zıplayabil- diklerini görürler ve bu nedenle bir- kaç pireyi 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Fanusun altına ise metal bir zemin koyulur ve bu zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalı- şır ama başlarını tavandaki cama çar- parak düşerler. Zemin sıcak olduğu içinse tekrar zıplar ve tekrar başlarını vurup düşerler. Pireler camın ne ol- duğunu bilmediklerinden, kendileri- ni neyin engellediğini anlamakta zor- luk çeker. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı öğrenir. Artık hepsinin 30 santimetre zıpladı- ğı görülünce deneyin ikinci aşaması- na geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 santimetre zıplar. Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkanları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Başka bir seçenekleri olduğunu düşünemezler ve aslında daha iyisini yapma şansları varken yapmazlar. Cam tavan sendro- mu da en iyi bu şekilde özetlenebilir. Cinsiyet ayrımcılığının olmadığı, eşit haklara sahip olunan bir iş dünyası istemekteyiz. Dünya Ekonomik Fo- rumunun bu yıl ki Küresel Cinsiyet Eşitliliği raporunda 156 ülke arasında 133. sırada yer aldık. (TABLO 1:1) Geçen döneme göre üç sıra daha geriledik. Bu gerilemenin etkisinin pandemi nedeniyle yaşandığı düşü- nülmektedir. Pandemi dönemi kadın çalışanların artan aile sorumlulukları nedeniyle çalışma hayatına katılımla- rı azalmıştır. Okulların kapalı olması, evden çalışmanın artması gibi neden- ler zorlayıcı olmuştur. Ancak genel olarak büyük resme baktığımızda ül- kemizde çok ciddi olarak ele alınması gereken bir cinsiyet ayrımcılığı ve ka- dın işgücünün sisteme dahil edilme- mesi sorunu olduğu aşikardır. Kadının çalışma hayatına dahil olması hem sosyal hem de ekonomik anlam- da önem arz etmektedir. Uluslararası araştırmalar ülkelerin uzun dönem büyüme istatistikleri ile kadınların iş gücüne katılımları arasında olumlu yöne dönük bir etkileşim olduğunu ortaya koymuştur. McKinsey’in “Wo- men Matter” raporunun da ortaya koyduğu üzere yönetim kurulunda en az üç çalışan kadın yöneticinin ol- duğu şirketlerin finansal performans- ları diğerlerinin üzerindedir. Sosyal hayat açısından bakacak olursak, eko- nomik özgürlüğü olan kadınların ye- tiştirdiği nesillerin eğitim düzeyinin yüksek olduğu, daha özgüvenli birey- ler olduğu araştırmalarda belirtilmiş- tir. Bu anlamda ülkenin gelişmişliği ile bire bir bağlantılıdır. Kadınların çalışma hayatına dahil ol- maları ve çalışma hayatındaki kadın- ların eşitlikçi bir yaklaşım içerisinde iş hayatında yer almaları için hükü- metlerin oluşturacakları politikalar oldukça önemlidir. Bunun yanında özel sektör olarak da bazı yüküm- lülükleri üstlenebiliriz. Ülkemizin önde gelen birçok kurumu Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) ile Birleşmiş

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIwNDM4Nw==