AİMSAD Dergisi - Sayı 24

Köşe Yazısı 58 AİM SAD DERGİSİ Mayıs - Haziran 2019 Yarın yok! Şimdi, hemen! Y aşlanmanın bir alameti midir yoksa izafiyet teorisini, yıllar geçtikçe daha zalimce mi hissediyoruz bilemiyorum lakin he- pimizin müştereken kabul ettiği bir gerçeklik var ki zaman, her zaman- kinden daha hızlı ve “değişken” akıyor. Evet, hızlı akmasını bir klişe olarak söyleyebiliriz ancak hızlının ötesinde; daha farklı akmaya baş- ladı. Dünya, belki de hiç olmadığı kadar baş döndürücü bir hızla geliş- meye evrildi. Neredeyse kendimize yetişemez hale geldik. Kendi yarat- tığımız robotlarla satranç oynamayı çoktan geçtik. Artık yapay zeka adı- nı koyduğumuz görünmez robot- larımızla geziyor; onların önerdiği yerlere gidiyor; onlarla oyun oynu- yor ve alışveriş yapıyoruz. Ete kemi- ğe bürünmediler ama o da yakındır. Çok yakın zamanda artık robot toplumlar oluşabilir. Biz X kuşağı çocuklarının bilim kurgu romanla- rında okudukları hemen her şeyle karşılaşmamız heyecan verici lakin biz, ülke olarak, yani bu topraklarda yaşayan asil millet olarak, ne kadar katkı yapıyoruz? Hangi özelliklleri- mizle, dört nala gelen bu yeni dün- ya modelinde varız? Unutmamak gerekir ki 19. Yüzyılda esen o sa- nayi devrimi kasırgasında, ufacık bir meltem bile estiremedik. Bugünkü gibi yine tüketen olduk. 20. Yüz- yılda endüstrileşme hareketlerini o kadar kötü kaçırdık ki şimdilerde yapılan endüstri 4.0 gibi sunumları izlerken: “bunların ilk 3’ü ne zaman geçti de 4’e geldik?” şeklinde reak- siyon verir olduk. Hayatın kendisine yabancılaşan bir toplum haline gelmeden, hızla ve ayakları yere basan şekilde gelişime katkı sunmamız gerekiyor. İstan- bul’da gerçekleştirilen Uluslarası Savunma Sanayi Fuarı’nda (IDEF), Türk şirketlerinin yaptıkları ina- nılmaz başarıları gördükçe göğsü- müz kabardı. İnsansız Hava Aracı (Drone), füze, tank, helikopter ve personel taşıyıcı sistemlere yönelik yaptıklarımızı görünce, geleceğe dair umutlarımız yeşeriyor. Peki, bu gördüklerimiz yeterli mi? Sorunun yanıtı, tabiatıyla hayır. Savunma sanayimizi geliştirmeye yönelik atılan adımların yoğunluğu ve büyüklüğünün çıktıları olarak, karşımıza böyle gelişmiş ve milli ürünler çıktı. Ancak, aynı şekilde, endüstrileşmeye ve ticarileşmeye de odaklanmamız gerekiyor. Üre- tim araçlarının otomasyonu ve daha akıllı ve verimli hale getirilmesi, in- san kaynaklarının daha etkin kulla- nılması, iletişim araçlarının çeşitlen- dirilerek, dünya çapında yapımların ortaya çıkartılması ve toplumsal fayda niteliği taşıyacak gelişmelerin öncüsü olunması en önemli konu başlıkları olarak bizleri bekliyor. Bunlar büyük konular gibi görünse de imkansız değiller. Örnek vermem gerekirse finans tek- nolojileri konusunda, adeta dünyaya meydan okuyoruz. Mobil uygula- malar ve internet tabanlı bankacılık sistemlerimiz, Avrupalı teknoloji geliştiricileri ve son kullancılar ta- rafından takdir görüyor. Avrupa’da bankacılık sistemini kullananların yaptıkları tarafsız gözlemler ve kul- lanıcı deneyimleri, bizleri çok mutlu ediyor. Fintech olarak kısaltılan bu teknolojilerin gelişimi de yine yo- ğun teşvik ve hibelerin sonucu or- taya çıkıyor. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Teknokent’lerde adeta Fintech girişimleri istilası yaşanıyor. Çok fazla sayıda girişim de yatırım- cısını ve yeni fırsatları bekliyor. Bir diğer örnek ise oyun sektörün- de. Benim gibi, 80’lerin ve 90’ların atari ve bilgisayar oyunları gelişimini yakından izleyen biriyseniz, özellik- le mobil ve internet tabanlı oyunla- rın gösterdiği gelişimi, tebessümle izliyorsunuzdur. Bu alanda da Türk Y. Serhat Canoruç - KOBİ Danışmanı

RkJQdWJsaXNoZXIy NjI5Nzc5