AİMSAD Dergisi - Sayı 22

Ağaçların izinde, öykünün peşinde… Bulutlara uzanan dalları ile göğü saran, yüzlerce yıl dimdik ayakta duran ağaçların anla- tacak çok öyküsü var. Tarihe tanıklık eden ağaçlardan en ünlüsü Sultanahmet Meydanı’n- daki büyük çınar. “Kanlı çınar” da denilen bu ağaç pek çok dehşetli olaya şahit olmuş tarih boyunca… “Evvel zaman içinde” diye başlar ya masallar… Biz de sizlere, geç- mişten bugüne yüzlerce yıl dimdik ayakta duran, en büyük yıkımlara da, en coşkulu kalabalıklara da, ihanetlere de, mucizelere de, en büyük aşklara da tanıklık eden, öy- küsüyle kâh üzen, kâh mutlu eden, kâh şaşırtan tarihteki ünlü ağaçla- rın hikayesini anlatalım istedik. Ünlü ağaçlar deyince aklımıza kuşkusuz ilk gelen ağaçlardan biri çınar ağacı… Uzun yıllar yaşayan kalın ve haşmetli gövdesi, bulutlara uzanan dalları ile göğü saran çınar ağaçları tarihin en nadide tanıkla- rından biri. Tarihimizde çınar ağacı çok önem- li bir yere sahip. Rivayete göre Osmanlı İmparatorluğu’nun ku- rulduğu sıralarda Osman Bey rü- yasında çınar ağacı görmüş, bu da çınar ağacının ululuğuna ve son- suzluğuna işaret olarak yorumlan- mış. Osmanlı’da bütün camilerin bahçelerinde çınar ağacı vardı, bu ağaçların eskiden her caminin bah- çesine dikilmesindeki sır, ağaçların büyüdüklerinde minareden daha uzun olması sebebiyle camilerde paratoner görevi görmesiydi. Yani canları pahasına yıldırımları üzerle- rine çekerek minareleri kurtarıyor- lardı. Tarihe tanıklık eden ağaçlardan kuşkuşuz en ünlüsü Sultanahmet Meydanı’ndaki büyük çınar. “Kan- lı çınar” da denilen bu talihsiz ağaç pek çok dehşetli olaya şahit olmuş tarih boyunca. Bu olayların en unutulmazı yeniçe- riler ve sipahilerin çıkardığı Çınar Vakası olarak da adlandırılan bü- yük isyan. XVII. yüzyılın başların- dan itibaren Osmanlı Devleti, idarî yönden oldukça karışık bir döneme girdi. Bu durum özellikle IV. Mu- rad devrinden sonra daha da arttı, çocuk yaşta tahta geçen Sultan IV. Mehmed’in devlet idaresine hâ- kim olamaması yüzünden sarayda vâlide sultanlar ve iç ağalar nüfuz kazandı. Devlet erkânı arasındaki rekabet ve geçimsizlik ise son had- dine vardı. Bu sebeple Girit Seferi dolayısıyla Venediklilerle Adalar denizinde devam eden savaşta ba- şarı sağlanamadı, hatta Çanakkale Boğazı kuşatma altına alındı. İmparatorluğun malî durumu da iyi değildi. Ekonomik sıkıntılar do- layısıyla akçelerdeki maden miktarı azaltılıyor, bir nevi devalüasyona gidiliyordu. Askerlerin maaşları düzenli ödenemiyordu. Askerler değeri düşürülmüş akçeler ile es- naftan alışveriş edemiyor, sık sık pazar yerinde kavgalar çıkıyordu. Ardından 1656 yılının Mart ayında sipahiler ve acemi oğlanlar, İstan- bul Kaymakamı Zurnazen Mustafa Paşa’nın kışkırtmalarıyla isyanı baş- lattılar. 116 AİM SAD DERGİSİ Ocak - Şubat 2019 Bir Ağaç Öyküsü

RkJQdWJsaXNoZXIy NjI5Nzc5